Ben İktidardan Düşmüşleri Severim Arkadaş!

İktidar ve İktidar-Sızzz-Lıkkk Sendromu Üzerine!

Virüsler bünyeye sızmak için bahane ararlar.

Sinekler böcekler yağlı şekerli yerleri severler.

Bütün parazitler gıdalı yerleri severler.

İktidarlar ve iktidardakiler, gıda kaynakları olduklarından dolayı, buralarda bilumum asalaklar, böcekler, kurtçuklar, sülükler  vs. vs. bol miktarda bulunur. O yüzden iktidarlar ve iktidar sahiplerinin pek hijyenik olabilmeleri dahası hijyenik olarak kendilerini koruyabilmeleri oldukça zordur.

İktidarların mücavir alanları pek fırtınalıdır. Rüzgarın ne yönden eseceği belli olmaz. Bunun için iktidar sahiplerinin karakterleri, esen rüzgarlara karşı kısa zaman içinde çoğu zaman mutasyona uğramışlardır. Her ne yönden eserse essin rüzgarlar, ona hemencecik uyum sağlarlar. Gelen rüzgarlar ağa, giden rüzgarlar paşa olur hemen.

İktidarların kapı önleri kaygandır. Bu kayganlık, eşikleri yalayanlın bıraktığı hijyen(!) nedeniyle olabilir,  olası düşmanlara karşı koyulan muz kabuklarından olabilir, yıkayıp yağlayıp köpürtülen iltifatlardan dolayı olabilir vs. Neticede iktidarın dipleri kaygandır arkadaş. Bu mekanlarda kaymamak için ve kaydırılmamak için arkayı sağlama, mümkünse duvara vermek gerek. Ya da tutunacağınız bir ayı / dayı bulunmalıdır.

İktidarların mücavir alanlarında hijyen tersine çalışır. Koltuk yakınlarındaki bu tılsımlı ortamdaki hijyen, varolan bütün pislik bakteri ve kirli oyunlara karşı koltukta oturanların vücutlarında biriken antikordan meydana gelir.

İktidar kodluğunun yapışkanlığı iki aşamalıdır. Yapışkanlık koltuğun oturulan minderi üzerinden başlayıp tekerleğin gezindiği yerden itibaren güzel kalem müdürleri odasından, ilgili kutsal mekanların kırmızı / turkuaz halıları üzerine doğru tedrici olarak azalır. İktidarların kaldırımları da bu yapışkanlıktan etkilenir, oralara bir uğrayan bir daha uğramak ister, ayakları bu yapışkanlığa alışır bir kere.

Vee, iktidardan gidişler.

O kahrolası gün işte. Her şeyin birikip kaptaki son damlanın taştığı ve koltuğun kaydığı an… İktidar sahibi bu dönemde korkunç travmalar, spazmalar, karıncalanmalar, zonklamalar ve bir umum Batıni ve harici salgılar üretir. O gece de çok sancılıdır. Uyunmaz yastıkta öyle kolay kolay. Koltukla veda etmenin metabolizmanın ya da bünyenin iktidardan ayrılması süreci zor bir süreçtir.

Sonunda geç te olsa uyunmuş ve ertesi güne uyanılmıştır, içte ve dışta gerçekleşecek birbiri ardına gelen artçı şoklara hazırlanmaya başlanılır. Kaderin “K”si akla gelmeye başlar, sıradan vatandaşların “v” si görülmeye başlar göze yavaş yavaş. Bundan sonrası arınma süreci olacaktır. İkinci günün sabahına uyanıldığında bazı taşlar oturmaya başlayacaktır artık.

Bazen bu güçlü spazmlara yol açar, bazen kronik hastalıklara yol açar, bazen önü alınmaz sorunlar oluşturur, tedavi edilemez hastalıklara yol açabilir.

Ama o ilk süreç var ya, o iktidardan düşüş sürecinin ayak izleri, o aslında arınma, normale dönme sürecidir. O insancıllaşma sürecidir.

İktidarda insancıllık görmek ya da iktidarda insancıl olabilmek zordur. İktidardan uzaklaşıldıkça insana insancıllığa daha da yaklaşılır.

Böyle söylenir, kim ne söylerse söylesin. Bunlar benim söylediğim için böyle olan bir durum değildir, bunlar evrensel gerçeklerin ta kendileridir.

Mutlu pazarlar efendim.

Kalın sağlıcakla diyeceğim ama nasıl kalacaksanız artık.

Bu gün sosyal paylaşım sitesinde paylaştığım yazımı sona ekleyeyim de, yaşama dair yazıya siyaseti bulaştırmış olayım. Hijyenik ortamı bozayım.

Demokrasi oyununun yeni adı: Algı Operasyonu.
Bu günün siyasal savaşımları, yine bu günün borsa spekülasyonları tekniği ile yürütülmekte.
Küçük hissedarlar akıntının gücüne göre sağa sola savrulurken, büyük oyuncular PİYASAyı ve SİYASAyı yönetmekte.
Vurgun hem piyasanın çökmesinde, hem de piyasanın zirveye çıkışında yapılmakta. Yani her iki durumda da sonuç: Kazanmak üzerine kurgulanmakta.
Bizler mi, oylarken OYALANIYORUZ, verdiğimiz zavallı kavgalar cabası… (((:-)))

Spread the love

Bir cevap yazın