Bizim Sahil Plastiğe Boğulmuş Halde

YAKLAŞIK 1 yıl aradan sonra Çevko (Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı) Genel Sekreteri Mete İmer ile yeniden buluştuk.

1991 yılında kurulmuş olan Çevko, atıkların toplanmasında yerel yönetimler ve sanayi ile işbirliği yapıyor.

Bin 900 kadar sanayi kuruluşu Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği kapsamında yasal yükümlülüğünü Çevko’ya devretmiş durumda.

Vakıf 2017 yılında, plastik dahil geri kazanım çalışmalarıyla ekonomiye 2.6 milyar lira kazandırmıştı.

Mete İmer’in verdiği bilgiye göre bu miktar 2018 yılında 3.6 milyar liraya ulaşmış.

Vakfın 2018 Çevresel Fayda Raporu’ndaki veriler şöyle:

– 1 milyon ailenin yıllık elektrik tüketimine eş değer elektrik tasarrufu sağlanmış.

– 17 bin uçağın dünyanın çevresini dönmesi durumunda ortaya çıkacak emisyona denk 331 bin ton sera gazı salımı engellenmiş.

– 4 milyon 850 bin ağaç kesilmekten kurtulmuş.

– 43 bin ailenin yıllık su tüketimine eş değer 7,5 milyar litre su tasarrufu sağlanmış.

ATIK YÖNETMELİĞİNE KİM UYUYOR?

İmer ile sohbette günümüzün en sıcak konusu plastik atıkları da konuşuyoruz.

Çevko Genel Sekreteri’nin verdiği bilgiye göre, ülkemizde plastik atıkların önlenmesi ve azaltılması konusunda pek çok yasal düzenleme mevcut.

 “Türkiye’de 2004 yılında yayımlanan Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliğine göre, piyasaya ambalajlı ürün süren şirketlerin plastik geri dönüşüm hedefi 2019 yılı için ambalajın yüzde 54. 2020  yılı ve sonrası için yüzde 55” diyor İmer.

“AB’de ise yürürlükteki hedef yüzde 22.5 ve yüzde 55 hedefi ancak 2025’te yani Türkiye’den 5 yıl sonra. Plastik ambalaj geri dönüşüm hedefi konusunda Avrupa’dan en az 5 yıl ilerdeyiz” diye ekliyor.

Ancak mesele plastik atığı olunca Avrupa ile kıyaslama kafamı karıştırıyor.

Çevko’nun bağlantılı olduğu şirketlerle söz konusu hedefe ulaşmış olabilir ama Türkiye’de ambalajlı üretim yapan 70 bin-80 bin şirketin yönetmeliğe asla uymadıkları ortada.

Zaten İmer’in de dikkat çektiği gibi, atık yönetmelikleri birbirleriyle uyumlu mu değil mi?

O da ayrı konu.

Bizim vatandaş olarak gördüklerimiz, yaşadıklarımız var.

İstanbul’da ve Türkiye’nin hangi noktasına gidersem gideyim plastik çöp istilasından başka şey görmüyorum.

Tatilimi Sakız Adası’nda geçirdim ve bir hafta boyunca gittiğim değişik plajlarda tek bir plastik atık görmedim.

AB TEK KULLANIMLIK PLASTİK ÜRÜNLERİ YASAKLIYOR

Anadolu yakasındaki bizim parklar yani sahil şeridi sahil plastik çöpten geçilmiyor.

Sabah erken saatlerde yaptığınız yürüyüşte, çimlerin üzerine saçılmış plastik torbalar, pet şişeler, tek kullanımlık plastik kaplar, çatallar, bardaklar adım başı.

Rüzgâr çıktığı anda hepsi denizde.

Marmara Adaları’nın en temizi diye bildiğimiz Sedefadası’nın denizi geçen hafta plastik atıklarla doluydu.

Her yıl 8 milyon ton plastik denizlerin, okyanusların dibini boyluyor.

Marmara’nın durumunu siz düşünün.

Yönetmelikler iyi güzel de ne uygulayan var, ne denetleyen.

Avrupa’da yürürlükteki yüzde 22,5 hedefinden şaşmadığına eminim.

Mete İmer’in verdiği bilgiye göre, Avrupa Komisyonu 2018 yılında ikincisini açıkladığı “Döngüsel Ekonomide Plastikler için AB Stratejisi” paketinde yeni düzenlemeler var.

2021 yılında hayata geçecek olan düzenlemelerin en önemlisi denizleri kirleten plastik “tek kullanımlık”  ürünlerin  (bardak, çatal, bıçak tabak, kulak pamuğu, kamış ve karıştırıcılar gibi) ve “bazı tür balık ağlarının” yasaklanması.

Geçtiğimiz haziran ayında WWF her yıl Akdeniz’570 bin ton plastik atık döküldüğünü tespit etmişti.

Bu da her saniye denize 33 bin 800 pet şişesi atmak anlamında.

Marmara Denizi için benzer bir tespit var mı acaba?

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/gila-benmayor/bizim-sahil-plastige-bogulmus-halde-41282643

 

 

 

Spread the love

Bir cevap yazın